Dünya Gergedan Günü 2018 (World Rhino Day) – 22 Eylül

Dayanamadım, geç de olsa Dünya Gergedan Günü’yle ilgili küçük bir şeyler karaladım. Kabul, bu fotoğrafın da etkisi büyük.

Okuyanlarınız olduysa geçen sene mayıs ayında 10 gün Tanzanya’daydık ve burada iki bölüm halinde anlatmaya çalışmıştık (Serengeti – Safari ve Büyük Göç – 1 ve 2). Orada olduğumuz süre boyunca rehberimiz bize hayvanları göstermekle kalmadı davranışları ilgili de çok fazla bilgi aktardı. Bazılarını yine yazılarımızın içeriğinde paylaşmaya çalışmıştık. Seyahatimiz boyunca hiç gergedan görmememizin nedenini de Tanzanya’daki gergedanların sadece Ngorongoro’da yaşadığını ve oraya gitmemiş olmamız olarak anlatmıştık.

Vahşi hayatta aslanların, fillerin, zürafaların, deve kuşları ve diğer kuşların, neredeyse tüm hayvanların erkekleri yalnızdır. Bölgeler için birbirleri ile “savaşırlar”, birbirlerini ciddi şekilde yaralar (Biyoloji-101). Peki sonrasında ne olur? Bu yaralar neden iyileşmez de ölmelerine neden olur? Bu şekilde açık yaralara sahip pek çok aslan ve fille karşılaştık seyahatimiz boyunca ve sonuçlarını rehberimizden dinleme imkanımız oldu. Tedavi imkanı olmadığından çoğu bu açık yaralara yerleşen parazitler yüzünden ölüyor bu hayvanlar. Şanslı olanlar koruma alanlarındaki vahşi doğa veterinerleri tarafından takip edilip tedavi ediliyor.

Oradaki tüm hayvanlara bir şekilde ticari anlam yüklenmiş ve kaçak olarak bu değirmen devamlı dönüyor. Bazılarının belli organları bazılarının yavruları, diğer ülkeler ve insanları tarafından talep edilmekte yıllardır. Kaçak avcılardan biri avlamaya çalıştığı aslan tarafından yendiğinde, talepleri ile bu çarka dahil olanlar nasıl da yüzsüzce “hak etti” deyip sevinmişti.

Tamam ama bu yaraları insanlar olarak açma hakkımız var mı? Talep edilen nesne, amaç ne olursa olsun buna hakkımız var mı gerçekten? Herhangi bir hayvanı meta olarak görmemizi, kendimize bu üstünlüğü veren, bu hakkı yıllardır savunduran şey nedir? Bununla ilgilenmiyorum. Çünkü bunun kitlesel olarak ortadan tamamen kaldırılabileceğine inanmıyorum, ancak kişisel taleplerimizi bilinçli olarak değiştirebiliceğimizi biliyorum.

Hangi konuda iradeli olmak istediğimizi biz seçiyoruz. Taleplerimizin, maruz kaldığımız “ihtiyaç yaratma” politikalarına dayandığını düşünmüşümdür her zaman. Dolayısıyla kendimize neden-niçin sorularını sormakta geciktikçe taleplerimiz de değişmekte gecikecek. Bunun vegan olmakla ilgisi olduğunu da düşünmüyorum artık. Bakış açımızı değiştirmek konfor alanını terk etmek demek ve bunu çoğu insan “sadece” istemiyor.

Fotoğraf https://www.savingthesurvivors.org/survivor/hope/ adresinden alınmıştır.

Bir Cevap Yazın